Hepimiz duymuşuzdur
ölü insanların bedeninin daha ağır olduğunu. Hatta bazılarımız bunu bizzat
tecrübe etmiştir.
Ruhun da ağırlığa sahip olduğunu düşünen kimi
insanlar ölü bedenlerin daha hafif olduğunu düşünmüşlerdir. Fakat yaptıkları
deneylerde canlı bedenle ölü bedenin arasında ciddi ağırlık değişiminin
olduğunu görmüşlerdir. Aslında öldükten sonra ruh bedenden çıkıyor. Yani bir
hafiflemenin olması gerekmez miydi?
Ünlü düşünür
Aristoteles her şeyin bir uygun yerinin olduğunu söyler. Bu şu demektir; beden
topraktan yaratılmıştır, toprağı ister. Anasına kavuşmak için yere baskı yapar. Ruh ise insana Allah (cc) tarafından üflenmiştir , ilahi bir
unsurdur. İlahi kaynaklar ulvi olduğu için fezayı gözler. Dolayısıyla ruh da semavidir, arzi değildir. Yeryüzü onun
fıtratına uygun değildir. Bu yüzden ruh hep semaları gözler. Bedende nasıl yere
kavuşma arzusu varsa aynı şekilde ruhta da semaya kavuşma arzusu vardır. Ruh
bedende olduğu sürece onu hafifletir. Bedeni de semaya sürüklemeye çalışır. Ne
zaman ki ruh bedenden ayrılır, insan da
ölürse beden o hafifliği yitirir.
Tabir caizse
Hz İsa gibi su üzerinde yürüyebilmek için fazlasıyla ruha düşkün olmak gerek.
Kim ruhuna düşkünse, ruhunu besliyorsa ruh o kişiyi hafifletir. Hz İdris gibi bedeniyle beraber göğe yükseltir.
Yazar: Ali Çalıkoğlu
Yazar: Ali Çalıkoğlu