22 Ekim 2016 Cumartesi

BİR İLETİŞİM ÜTOPYASI

Keşke gönülden samimi olabilseydik. Dinleseydik insanları. Sorsaydık neydi ihtiyaçları ve anlatmak istedikleri. Kendilerini bizim karşımızda çok rahat hissetselerdi. Onlar için en mahrem konuları açabilecek bir anne baba veya eş olabilseydik. Rahatça konuşsalardı bizimle. Hissetmeselerdi en ufak heyecan, korku ve tedirginlik. Herkes her istediğini konuşabilseydi keşke. Ahmet çekinmeden Merve’nin babasına diyebilseydi Merve’yi sevdiğini. Ali diyebilseydi öğretmeni Salih’e suyun neden 30 derecede değilde 100 derecede kaynadığını. İslam da söyleyebilseydi cami çıkışında Mustafa hocaya namazda neden kıbleye dönülmesi gerektiğini. Kızmadan, ön yargıya kapılmadan, olduğu mevkiyi unutarak dinleseydi Merve’nin babası, Salih öğretmen ve Mustafa hoca. Hep hoş muhabbet olsa. Kimse kızmasa ve herkes problemini konuşarak halledebilseydi.