Ebu Hanîfe
gerçek adıyla Numan İbn Sabit hicri 80
yılında dünyaya gelmiştir. Irkı konusunda farklı farklı rivayetler bulunmaktadır. Kimi Arap, kimi
İranlı, Kimi de Türk olduğunu iddia eder. Hayatı Kufe, Bağdat ve Mekke
çevrelerinde geçmiştir.
Biz onu
ipek ticaretiyle uğraşan zengin bir tüccar olarak tanıyoruz. Ticaret mesleğini
çok iyi bilir. Başlarda ilim tahsili yönünde bir çabası olmamıştır. Onun keskin
zekasını ve ahlakını farkeden Şa’bî gibi kimseler onu ilme yönlendirmişlerdir.
Ebu Hanife,
ilim tahsiline kelam ilmiyle başlamıştır.
Kelam ilminde ciddi merhaleler kat etmiştir. Fakat bir gün yaşlı bir
kadının fıkha dair sorusuna cevap veremeyince kelam ilminde ne kadar ilerlerse
ilerlesin, günlük meselelere cevap veremeyeceğini anlamıştır. Sonraki hayatında
kendini fıkıh ilmine vermiş, öğrenciler yetiştirmiştir. Fıkıh alanında parmakla
gösterilecek şahsiyetler arasına girmiştir.
Ebu Hanîfe,
bir gün rüyasında Hz. Peygamberin(s.a)’in kabrini kazdığını ve kemiklerini dört
bir tarafa saçtığını görür. Çok üzülerek evine kapanır. Verdiği derslere uzun
süre çıkmaz. O günün usta rüya yorumcuları böyle bir rüya gören insanın İslam
Peygamberi’nin ilmini ihya ederek dünyanın dört bir köşesine yayacağını
söylerler. Ebu Hanîfe bu yorumu duyunca
çok sevinir ve çekildiği köşeden çıkarak ikinci defa fıkıh dersi vermeye ve
yazmaya başlar.
Evet,
öyle görünüyor ki Ebu Hanîfe hazretlerinin gördüğü rüya gerçekleşmiştir. Onun yetiştirdiği
öğrenciler ve yazdığı eserler dünyanın dört bir tarafına yayıldı. İslam hukuku
bir anayasa gibi kitaplara yazıldı. Bu sayede Peygamberimiz’in ilmi herkese
ulaştı. Ulaşmaya da davam ediyor. Allah Ebu Hanîfe hazretlerinden razı olsun.
Yazar: Ali Çalıkoğlu