19 Kasım 2016 Cumartesi

İSLAM SİNEMASINI BİR TÜRLÜ OLUŞTURAMADIK

     Film sektörü başlayalı bir asrı geçti çoktan. Bu uzun süre zarfında nice şahısların hayatları, nice tarihi olaylar sinema ekranlarına yansıdı. İlk günden bu güne kadar popülerliğini hiç kaybetmedi sinema. Popülerliği gittikçe de artmakta. Artık bugün sinema ciddi bir mesaj kaynağı olarak kullanılıyor. Filmlerle aile yapısı şekilleniyor, filmlerle toplum eğitiliyor, filmlerle insanlık birbirine düşman veya dost yapılabiliyor.
     Bugün herkes batı kültür ve geleneğini beğeniyorsa bu beğeniyi sağlayan tabiki de Hollywood’tır. Bugünün insanlığının kaderini Hollywood belirliyor desek yanılmayız zannederim. Kişisel hedeflerimiz ve hislerimizde bariz etkisi olmakta Hollywood sinemasının.
      Kısacası Hollywood sinemayı sadece zevk aracı olarak kullanmıyor. Sinemacılık ile izleyicinin düşüncesini de yönlendirmeyi planlıyor.
    Peki, şu soruyu sormamız gerekmiyor mu? Batı toplumlarının Hollywood ile şekillenmesi gayet normal, neden doğu toplumları da kendi kültürüne uzak olduğu halde Hollywood’dan çokça etkileniyor?
     Doğu toplumu film ve televizyon sektörüne uzun süre ayak diredi. Kimi sinemayı günah olarak değerlendirdi kimi ise bizim olmayan bir şeyi biz niye kullanalım havasında oldu. Doğu toplumu sinema sektörünü kullanarak kendi kültür ve inancını dahi anlatmaya çok çekindi. Buna en açık örnek olarak islam toplumunu verebiliriz. Sinema sektörü yirminci yüzyılın başlarında başlamış olmasına rağmen İslam Peygamberini anlatan bir sinema ancak 1976 yıllarında çekilebilmiştir. İslam dünyası sinemayı bir süre günah olarak değerlendirdiği için İslam devletlerinin çoğunca filme sahip çıkılmamış Çağrı filmi uzun yıllar maddi destek olmadığından çekilememiştir. Film bitse de çile yine bitmemiştir; çünkü çoğu Müslüman ülke Çağrı filminin izlenilmesine cevaz vermemiştir. Müslümanların filmi izlememesi sebebiyle Çağrı filmi ciddi maddi sıkıntılardan geçmiştir.
       Çağrı filminin ardından uzun yıllar ise İslam peygamberini konu edinen geniş çaplı ciddi bir sinema çalışması ortaya konulamamıştır. Ancak 2016 yılına geldiğimizde yani Çağrı’dan tam kırk yıl sonra Muhammed isimli peygamberimizi konu alan bir sinema esri ortaya konulabilmiştir. Bugün itibariyle bu film hakkında da maalesef ne islam uleması ne de entellektüelleri tam manasıyla meşru bir film olduğunu söyleyememekteler. Bazı ülkelerde film yasaklandı, bazılarında ise Müslümanlara filme gitmemeleri önerildi. Hollywood sinemalarında kendi dünyasını çekinmeden aktarırken, Hıristiyanlar Hz. İsa’yı anlatan yüzlerce sinema eseri yaparken Müslümanlar peygamberlerini malesef kendilerinin dahi okuyup anlayamayacağı kitaplara hapsettiler. Hâlbuki bugün insanlar görsel ve işitsel araçları kullanak daha etkili bir eğitim sergiliyor anlatacakları konuyu daha iyi anlıyor şahısları da daha iyi resmedebiliyorlar.
       İşte biz bugün –her ne kadar hayran olduğumuzu dille getirmesek de- batıyı ayrı bir sevgi duyuyor orada konuşulanları konuşuyor, onlar gibi giyiniyor, onlar gibi yiyoruz ya bunun sebebini yıllardır zamanı takip edemememizde aramalıyız.