28 Şubat 2015 Cumartesi

Habib Baba

Habib Baba adında bir zat Anadolu'nun uzak memleketlerinden yola çıkarak İstanbul'a
gider. Tabi yol boyunca toza toprağa karışmış, terlemiştir. İstanbul'da bir hamama gider. O gün de Sultân Murâd Hanın vezirleri hamamı kendileri için kapatmışlardır. Habib Baba hamamcıya durumunu arz eder; fakat hamamın sahibi onu içeri almak istemez. Habib Baba " Oğlum üstümün kiriyle pasıyla Rabbimin huzuruna çıkmaktan utanıyorum. Ne olur beni içeri al" der. Bunu duyan hamam sahibi dayanamaz ve Habib Baba'yı içeri alır. Yalnız Habib Baba'ya bir bölme göstererek ordan çıkmamasını ve ses çıkartmamasını ister.Habib Baba denileni yapar ve temizlenmeye başlar.O sırada Sultan Murâd da normal bir vatandaş kılığına girerek hamama gelir. Ne yapıp edip hamam sahibini ikna eder. Hamamcı Sultan Murâd Han'a da Habib Babanın temizlendiği bölmeyi gösterir. İçeri giren Murâd Han temizlenmeye başlar. Habib Baba onun sırtının kirli olduğu görür. "Gel de sırtını keseleyim oğlum"der. Sultan sevinir. Çünkü ilk defa biri padişah olduğunu bilmeden onun sırtını keseleyecektir. Tamam der ve Habib Baba onun sırtını keseler. Habib Baba bitirince Sultan da kendisine bir borç bilir o da Habib Babanın sırtını keselemek ister. Habib Baba izin verir o da keselemeye başlar. Tam bu sırada içeriden vezirlerin sesleri gelir. Çalgı çalmakta , türküler söylemektedirler. Keyflerine diyecek yoktur. Sesleri duyan Sultan " Bak Habib Baba! Bu devirde Sultân Murâd Hanın veziri olmak varmış. Adamlar ne kadar da mutlu keyif çatıyorlar" der. Bunu duyan Habib Baba kulaklara küpe olması gereken şöyle cevap verir;
A be oğlum öyle bir Sultân'a vezir ol ki sen ona hakkıyla vezir olursan Sultan Murâd bile senin sırtını keseler.

Yazar: Ali ÇALIKOĞLU