17 Mart 2015 Salı

Çevreyi değil kendi kendimizi öldürüyoruz.


تِلْكَ آيَاتُ اللّهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّ وَمَا اللّهُ يُرِيدُ ظُلْماً لِّلْعَالَمِينَ
 
“Bunlar Allah'ın ayetleridir. Onları sana hak içerikli olarak okuyoruz. Allah kesinlikle âlemlere zulmetmek istemez.”[1]
                                                                   
Alem insanı, hayvanı, ağacı, toprağı kısacası Allah’ın yarattığı bütün varlığı içine alır. Çevremizde gördüğümüz herşey bir alemdir. Allah alemi en mükemmel surette yaratmış ve sünnetullah dediğimiz kanunlarıyla da en güzel şekilde varlıklarını devam ettirmesini dilemiştir.
Alemde Kuddüs isminin tecellisini taşıyan ilahi bir süpürge bulunmakta, hiçbir şekilde yeryüzünün kirli kalmasına izin vermemektedir. Varlık var olduğundan beri birçok hayvan ve bitki ölmekte; fakat onlardan pek bir iz kalmamaktadır. Rabbimizin koyduğu  kanun biz insanların bozgununa  rağmen sekteye uğramadan işlemektedir. Görüyoruz ki  ilahi kanunlar hem insanı hem de insanın çevresini korumaya yönelik. Allah insana da insanı çevreleyen varlıklara da zulmetmiyor. Alem bir bütün olarak yaratılmış. En küçük bir varlığın yaşamına son verilse  bundan bütün alem etkileniyor.
Bu ayeti göz önünde bulunduğumuzda  alemdeki bozgunu ilahi kaynaklarla bağdaştırmak mümkün görünmüyor. İlahi kaynağa başvuran bir insanın doğaya zulmetmesi düşünülemez. Aksine bu insanın, parçası olduğu aleme ayrı bir ihtimam göstermesi gerekir.
Ama yine de aleme zulmeden biri varsa o da insandır. O aleme zulmetmekle gerçekte kendine de zulmediyor. Şu ayette belirtildiği üzere insan kendinin düşmanı.“Biz onlara zulmetmedik, asıl onlar kendi kendilerine zulmettiler.”[2]
 İnsan ilahi kanunları hiçe saymakta ve doğayı kendi heva ve heveslerine göre tüketmektedir.  Kirlenen suların, kesilen ağaçların, soyu tükenen hayvanların hiçbirini insan dışında bir varlığa yüklememiz mümkün değildir. İnsan kendine emanet edilen dünyayı geçici menfaatleri uğruna talan etmekte  kendi eliyle hazırladığı kıyameti görememektedir.  Tabi ki bu kıyamet onun da sonu olacaktır.




[1] Ali İmran, 3/108
[2] Hud, 11/101