1 Ocak 2015 Perşembe

ubudiyyet

İbadet kelimesinin türetildiği abede sözcüğünden bir de ubudiyyet kelimesi türetilmektedir. Bu kelime ile ibadet kelimesi kimi zaman aynı anlamda kullanılmaktadır; lakin ubudiyyet farklı manaları da içinde barındırmaktadır. İbadet kulluk vazifesini yerini getirmeye ve bu yörüngede yaşamaya denirken ubudiyyet Allaha kul köle olduğunun farkına varmaya denir. Zûn-Nûn el-Mirînin ifadesiyle ubudiyet, nasıl Allah daima senin Rabbin ise, senin de dâima O'nun kulu olmandır."
        Efendinden başkasının huzuruna gitmemenin, başkasına el açmamanın onun kapısının kölesi kıtmiri olduğunun şuurunda olma durumudur. Köle olduğunun şuurunda olmak olan rububiyet karşısında köle gibi davranmayı gerektirir. Her zaman emre amade olmayı efendinin peşini hiç bırakmamayı onun tahtının dibinden ayrılmamayı iktiza eder. Köle bunu yapar rububiyetin şe’nine karışmaz. Üstat Bediüzzaman hazretleri bu konuda: Ubudiyyet ise, hâlinsen livechillah olmalı. Yalnız aczini izhar edip, dua ile ona iltica etmeli. Rububiyyetine karışmamalı. Tedbiri ona bırakmalı. Hikmetine itimad etmeli. Rahmetini ittiham etmemeli.
         Yaptığı iş karşısında ücret beklememeli. Ücret beklerse efendinin rızasını sevgisini kazanması çok zor olur. Burası dar-ı hizmettir darı ücret değildir. Bu mevzuda kadın efendi Rabiatul Adeviyye’nin şöyle bir duası vardır; Allah’ım sana cehenneminden korkarak ibadet ediyorsam beni cehennem ateşinde yak. Eğer sana cennet ümidiyle tapıyorsam cennetini bana haram kıl. Benim sana olan sevgi ve ibadetim senin sevilmeye ve kulluğa layık oluşundandır.
        Ceriri hazretleri de ibadet ve ubudiyyet ufkunun farklılığını şöyle ifade eder; "Nimetin kulları çoktur; ama nimet verenin kulları azdır" demiş. Bu sözün anlamı şudur: Nimet bulmak veya nimet karşılığında kulluk edenler çoktur. Fakat Hz. İsa'nın vurgulayarak belirttiği gibi hiç nimet ve sevap düşünmeden sırf nimetlerin sahibi Allah için kulluk edenler azdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder